27 Ocak 2016 Çarşamba

AYVALIK’ TA OCAK AYINDA YAŞAM

  Sizlere son iki gün içinde Ayvalık’ta yaşanan ekstrem meteorolojik olaylardan bahsetmek istiyorum. Diğer yazılarımda da vurguladığım gibi eşim ve ben emekli olduktan sonra Marmara ve Ege sahillerinde birkaç yaşam yeri denedikten sonra yerleşmek için Ayvalık’ta karar verdik. Son 5 yıldan beri buraya yerleştik. Zannederim hayatımızda ki iyi kararlardan biri de bu oldu. Yazımdaki ilk satırdaki hava olaylarına gelince, 26 Ocak 2016 günü Ayvalık
benim son 5 yıldır görmediğim sürpriz bir kar yağışı yaşadı ve karda tüm gün erimeden kaldı. Bugün 27 Ocak 2016 harika güneşli bir havaya uyanan biz Ayvalıklılar, hemen kendimizi dışarıya attık, ancak sabah yerler hiç beklemediğimiz kadar buz tutmuştu. Neyse biraz dikkat ederek düşmeden şehir
merkezine geldiğimizde, güneş görmeyen Ayvalık’ın karakteristik dar sokakları hariç genelde kar erimiş ve inanılmaz bir bahar havası her yeri sarmalamıştı. Yeniden dış mekanlarda insanlar artmış, kordon boyunda yaşam tüm canlılığı ile tekrar başlamıştı. Ayvalık’ta kışın dahi kötü hava koşulları sizi en fazla 3 – 4 gün eve mahkûm etmektedir. Çoğumuzun bildiği gibi Ege bölgesi hava bakımından poyrazı ile anılır. Son 5 yıldır yaşam deneyimi bana rüzgarın daha çok Temmuz, Ağustos aylarında sert estiğini gösterdi. Diğer mevsimlerde doğal olarak poyraz sert esmesine rağmen sıklığı oldukça azdır. Hatta kışın çok sakin güneşli havaların kuzey Ege’de hüküm sürdüğünü söyleyebilirim. Bu nedenle gerek kafeler ve gerekse kahvelerde hayat dış mekanlarda sürmektedir. Bu yaşantıda Ayvalık’ta oldukça yaygın sigara içenleri sevindirmektedir. Hatta kışın en sert geçtiği Ocak, Şubat aylarında gazetenizi dış mekanlarda kahve veya çayınız eşliğinde okuyabilirsiniz.
  Ama şu geçen 5 yıl içinde yalnız Ayvalık’a değil tüm Ege kasabalarına olan yerleşme isteği artmakta ve şehir bu kısa sürede dahi inanılmaz değişimlere uğramaktadır. Ayvalık şehrinin eskiden beri diğer Kuzey Ege ilçelerinden daha zengin olan sosyal hayatı, burayı kaliteli yaşam standartı arayanların tercihleri içine koymaktadır. Bu nedenle de emlak, buna paralel zeytinlik fiyatları dahi her yıl kendini katlamağa başlamıştır. Gerçekten bizim gibi yaşı ilerlemiş bireyler için bu küçük yaşam birimleri hayatı inanılmaz ölçüde kolaylaştırmaktadır.
  Bugün eşim ile birlikte şehirde yaptıklarımızı kısaca anlatmak isterim Büyük şehirlerde yaşayanların bu işler için harcayacağı zaman ve emeğin değerlendirilmesini de  sizlere bırakıyorum. Çünkü benim çalışma hayatımda bu işleri artık bir metropol olan Adana’da ne kadar zorluk içinde yaptığımı ve çektiğim sıkıntıları hala anımsıyorum. 
  Sabah 11 de yaya olarak şehir merkezine gittik. Öncelikle eşimin 2-3 gün önce otobüs durağında unuttuğu yatak çarşaflarını belki bulabiliriz diye Ayvalık Belediye binasına uğradık. Olumsuz yanıt yanında orada çalışan kibar insanların Merkez karakoluna uğramamız önerisine uyarak, karakol binasına gittik. Orada da yanıt olumsuzdu, ancak şehrin sahip olduğu dinginliğin tüm insanlarda yarattığı rahatlık ve pozitif ilişkileri buradaki memurlarda da gördük. Biz çarşafları bulamadık ama çaldığımız tüm kapılarda güler yüz bulduk. Oradan cep telefon tarifesinde yaptırmak istediğimiz bir değişiklik için ilgili şirketin hizmet binasına uğradık ve gerekli yardımları gördük. Önemli işlerimizden biride banka işlemleriydi. Bu işlemler beni Adana’da iken korkuturdu. Yalnız bankaya gitmek, işlemlerinizi yapmak ve arabanızla trafik içinde olmak, stresli zaman tüketmenizi gerektirirdi. Burada trafik derdi olmadan, ekstra zaman tüketmeden işlerinizi  halledebiliyorsunuz.. Daha sonra eşim ampul almak için bir elektrikçiye gitmemizi istedi ve onun sürekli gittiği bir dükkana uğrayarak ampulümüzü aldık. Daha sonra şehrin merkezinde olan ve gerçekten güzel ürünler yapan fırından ekmeğimizi aldık. Fakat en ilginci satın almak istediğimiz, fakat hiçbir alışveriş merkezinde bulamadığımız kepek oldu. Niçin kepek? Bir süre önce Adana’daki evimize gitmiş ve oradaki eski dostlarımız birlikte hayatı paylaşmıştık. Sohbet esnasında bir dostumuz yıllardan beri sabahları bir yemek kaşığı kepek tükettiğini söyledi ve bir çok faydasını anlattı. Gerçekten daha sonra internette yaptığım ufak bir araştırma sonucu kepeğin yadsınamayacak kadar önemli olan yararlarını öğrendim. Bunun üzerine Adana’ da birçok alışveriş merkezi dolaştıktan sonra birinde ürünü buldum ve aldım. Hemen ertesi günü gerek ben ve gerekse eşim sabahları bir tatlı kaşığından fazla kepeği yarım bardak suda 5-10 dakika beklettikten sonra tüketmeğe başladık ve inanılmaz derecede özellikle kabızlık açısından yararlı olduğunu yaşayarak öğrendik. Yanımızda Ayvalık’a getirdiğimiz kepek bir hafta önce bitti. Burada büyük alışveriş merkezlerinin hiç birinde bulamadığım gibi bu ürünü hiç görmediklerini söylediler.  Ben ürünü İstanbul’da çalışan çocuklarıma ısmarlamayı düşünürken, hala Ege’de yaygın olan tahıl ürünleri satan ve zahireci olarak isimlendirilen dükkanlarda bulabileceğimi düşündüm ve bugün tüm çarşıda 3 farklı zahireci bulup araştırdıktan sonra, Şeytanın Kahvesi olarak bilinen ve birçok yerli turistin
koruk suyu nedeniyle tanıdığı kahvenin yanındaki zahirecide aradığımızı bulduk ve 2 Kg aldık. Bu zahireci bana yoğurt ile karıştırarak tüketmemi önerdi. Ben eve geldikten sonra büyük bir istekle bir yemek kaşığı kepeği yoğurt ve biraz balla karıştırarak yedim. Bu karışımın tadı da harikaydı. Bu iş bittikten sonra eşim peksimet almayı istedi. Şehir içinde bu işi yapan bir fırın bularak mısır ekmeğinden yapılmış değişik bir peksimet aldık. Artık alışveriş tamam derken birde peynirciye uğramamız gerekti. Neyse tanıdığımız bir mandıradan o işi de bitirdik ve tam dönerken eşim, evde turp otu haşladığını balık ile harika olacağını
söyledi ve böylece son işimizi e tamamlayarak eve dönmeğe başladık. Ancak elimizdeki torba oldukça ağırlaştığı için merkezden bir dolmuşa binerek 5 dakika sonra evimize ulaştık. Tüm bu alışveriş ve diğer işler bir buçuk saat içinde oldu ve trafik sorunu hiç yoktu.

  Peki, tüm bunları niçin yazdım. İnanıyorum ki, çalışma hayatının sonuna gelmiş birçok insanın hayali, artık yaşı ilerlemiş insanlar için yaşanmaz hale gelen büyük şehirlerden uzaklaşarak emekliliğini sakin bir yerde yaşamaktır. Bu nedenle henüz küçük kalmış ve benliğini koruyan şehirler bizler için cazibe merkezleri haline gelmiştir. Ayvalık bu cazibe merkezlerinden biridir. Ancak hayat İstanbul’u aratmayacak kadar pahalıdır. Ancak Ayvalık’a 10-20 Km uzaklıktaki Gömeç, Altınova gibi yerleşim birimleri de sizleri mutlu edecek yerler arasındadır ve hayat kısmen daha ucuzdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder